Hz. Âdem (a.s.)’ın Dünya’ya Ayak Bastığı İlk Yer: Cebel-i Âdem, Sri Lanka
“Serendip” ve “Seylan” isimleri ile de bilinen Sri Lanka, Hazret-i Âdem Aleyhisselâmın cennetten dünyaya indirildiği topraklardır. İnsanlık tarihinin başladığı bu topraklarda hala o zamanlardan hatıralar mevcut.
Hazret-i Âdem Aleyhisselâmın cennetten indirildiği Âdem Dağı (Cebel-i Âdem, 2.244m)
Cebel-i Âdem yani Âdem Dağı, Sri Lanka’nın başkenti Kolombo’nun doğusunda bulunan yüksek bir dağdır. İslâmî kaynaklarda ismi Bevz (Nevz) olarak da geçen Âdem Dağı veya günümüzdeki yaygın olarak kullanımı ile Âdem Tepesi, geçen yüzyıllar içerisinde farklı farklı inanışların ziyaret mahalli olmuştur. Haritada göz yaşına benzeyen şeklinden dolayı “Hindistan’ın gözyaşı” olarak bilinen Sri Lanka, Âdem Aleyhisselâmın Arafat’a doğru olan ve hüzün ile geçen yolculuğunun başlangıç noktasıdır.
Hazret-i Âdem Aleyhisselâmın Sri Lanka’dan Hindistan’a geçtiği rivayet edilen tabiî köprü görünümlü kara parçacıkları
Hazret-i Âdem Aleyhisselâmın iki oğlu, Habil ve Kabil’in, Kur’an-ı Kerîm’de de yer alan kıssasını hatırlamak Kurban Bayramı’nı geride bıraktığımız şu günlerde istifadeli olacaktır.
“Onlara Âdem’in iki oğluyla ilgili haberi hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti.”
(Maide Suresi, 27)
Hâbil ve Kâbil’den Allah’a bir hediye, bir kurban sunmaları istenir. Habil’in koyunları var, en güzelini, en semizini ve kendince en değerli olanı seçmiş, onu kurban olarak Cenab-ı Hak hazretlerine arz etmiş. Kâbil ise ziraat ile meşgul. Mahsulatından yenilmez, kenarda kalmış bir şeyi almış toparlamış, onu getirmiş. –o da zaten niyetini ortaya koyuyor- Allah rızası olmadığı için Kâbil’den kabul olunmuyor.
Yani kabul olunan kurban var, bir de reddolunan, kabul olunmayan kurban var. Habil’in kurbanı kabul olunuyor, Kâbil’in kurbanı reddolunuyor.
İbadetin kabul olunması için hem Şer’-i Şerife muvafık olmalı, hem de Cenab-ı Hakkın rızası için olmalıdır. İbadetler Cenab-ı Hakkın rızasına halis kılınmalıdır ki kabul olunsun. Dünyada medh, ahirette de sevap ve ecir ona terettüp etsin.
“Elbette onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşmaz. Ancak O’na sizin takvânız (ihlas ve samimiyetiniz) ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allâh’ı tekbirle yüceltesiniz diye O, bu kurbanlıkları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Rasûlüm) vazifelerini ihlasla yapanları müjdele!” (Hac Sûresi, 37)