Bayramların Neşeli Yüzü Çocuklar

Arife Çiçeği, Osmanlıda bayramlıklarını giymek için bayram sabahının gelmesini beklemeyip arife gününden giyinip sokaklarda neşe saçan çocukların sevincine verilen isimdir. Bayramların çocuklar nazarında farklı bir yeri olmuştur her zaman. Onların isteklerine kavuşmasına birer vesile ve yetim olan çocuklarında yalnızlıklarına çare olmuştur bayramlar.

Bayramlar sevincin, yardımlaşmanın, muhabbetin ziyadeleştiği ender zamanlardandır. Ecdadımızın güzel izler bıraktığı diyarlarda da bu sevincin izlerini görmek mümkün. 200 milyonu aşkın Müslüman nüfusu ile Hindistan coğrafyasında bayramların nasıl geçtiğini merak etmişizdir. Sanılanın aksine bu coğrafyalarda Müslümanların bayram adetleri bize çok benzemekte.  Özellikle çocuklar için bayramın ayrı bir yeri var hatta arife gününden bayramı evlere getiren de çocuklar.

Çocuklar için bayram günlerinin kıymet biçilmez anlamları var. Hintli aileler bayramlarda maddi durumu iyi olmasa dahi çocuklarına bayramlık almakta. Yetim çocuklara da diğer Müslümanlar tarafından alınan bayramlıklar bu küçük yüreklerin bir arife çiçeği gibi neşe saçmalarına vesile olmaktadır. Bayramın gelmesiyle oluşan bu sevinci güzel bir dua ile de taçlandırıyor Hintli Müslümanlar. Bayram sabahını sabırsızlıkla bekleyen çocuklar o sabah kimse kaldırmadan erkenden kalkıp bayram namazı için hazırlık yapıyorlar. En güzel elbiselerini giydikten sonra bayram namazı için yola koyuluyorlar. Bayramları ailece yaşayan Hintli Müslümanların güzel adetlerine birkaç misal daha verelim.

Bayramlarda kız evladı olan anneler kızına, damadına ve torunlarına çeşitli elbiseler göndererek muhabbetlerini pekiştirirler. Kültürümüzde de bulunan çocukların ev ev dolaşarak bayram harçlığı toplama adetini heyecanla icra etmekteler. Daha fazla eve ulaşabilmek için aralarında tatlı rekabetlere bile yer veriyorlar.

Kurban Bayramı’nda dini bir ibadet olan kurban kesme vecibesini nasıl eda ettiklerini öğrenmek için Lucknow (Utter Pradesh)’ da yaşayan Gufran’a sorduk. Ülke genelinde kurban bayramları icra ediliyor, özellikle kurban vecibesi Müslüman halk tarafından rahatlıkla yerine getiriliyor. Kurbanlarını yaşadıkları yerlerin yanında bulunan medreselerde kestiklerini öğreniyoruz.

Kurbanın bir et değil ibadet olduğunu ve bunun tüm İslam coğrafyalarında aynı anlamı taşıdığını bir kez daha hissetmekteyiz. Kesilen kurbanın etini üç parçaya böldüklerini bir kısmını ailesi için, bir kısmını akrabaları diğer kısmını da ihtiyaç sahibi kimseler için ayırdıkları söyleyen Gufran, Peygamber Efendimizin(sav.) sünnetini küçük yaşlarda yaşamaya başladıklarını ifade ediyor. Akrabaları için ayırdıkları kısmı küçük küçük pay ederek kardeşleri ile akrabalarına dağıtmaya gidiyorlarmış. Karşılığında aldıkları hediyeler onlar için her ne kadar bir yarış gibi gözükse de aslında bayramların birlik ve beraberlik duygularını da kuvvetlendirdiği görülüyor.