Sri Lanka’daki Osmanlı Evlatları: Kolombo Hamidiye Mektebi Talebeleri

 

Sri Lanka, Hindistan’ın 31 kilometre güneyinde, Hint Okyanusu’ndaki bir ada ülkesidir. 1970’li yıllardan önce “Seylan (Ceylon) Adası” olarak bilinen ada, haritadaki şeklinin gözyaşına benzemesi nedeniyle halk arasında “Hindistan’ın Gözyaşı” olarak anılmaktadır. Adem (A.S)’ın yeryüzüne ilk indirildiği, insanlığın baba yurdu olarak rivayet edilen, çayın ana yurdu Sri Lanka’da yaşayan Müslüman kardeşlerimiz, Osmanlı’ya ve özellikle Sultan II. Abdülhamid Han Hazretleri’ne büyük bir muhabbet duymaktalar.

 

Sultan II. Abdülhamid Han, yapmış olduğu ilmî, mimarî, askerî ve hususiyle de maarif teşkilatı alanındaki hizmetleriyle Osmanlı’nın son devrine damgasını vurmuştur. İlim tedrisini ve fenni daima gözeten Sultan, bu faaliyetlerin yürütüldüğü yerlere de her zaman yardımda bulunmuştur. 

 

Sultan II. Abdülhamid Han, fiilen idaresi altında bulunan topraklarda bir eğitim seferberliği gerçekleştirdiği gibi, Osmanlı Devleti’ne coğrafi olarak çok uzak olan memleketlere de bu imkanları ulaştırmıştır. Bunun güzel bir misali Seylan Adası’nda bulunan ve bugün ülkenin en büyük şehri ve başkenti olan Kolombo (Colombo) şehrinde açılmış Hamidiye Mektebi‘dir.

 

 

Sultan’dan En Başarılı Talebeye Kur’an-ı Kerim Hediyesi

 

Sultan II. Abdülhamid Han, Hamidiye Medresesi’nin en başarılı talebesine hediye edilmek üzere bir Mushaf-ı Şerif göndermiştir. Bu sebeple Kolombo halkı ve medrese idaresi memnuniyet ve teşekkürlerini arz etmişler ve bu hediyenin her sene devam etmesini istemişlerdir. Neticede onların bu talepleri geri çevrilmeyip padişah tarafından tasdik edilmiştir.

 

Sultan II. Abdülhamid Han İstanbul’a yani devletin merkezine uzaklığına hiç bakmaksızın bu memleketlere çok büyük alaka göstermiştir. Bu alakasını padişahlığının sonuna kadar devam ettirmiş, yardımlarda bulunmuştur. İstanbul’a talebeler getirilerek okutulmuş ve tekrar memleketlerine dönmeleri ile buralarda hizmet etmeleri sağlanmıştır. Padişaha bağlılıklarını dile getiren Seylan Halkı daima halifeye minnettar olmuşlardır. Genç yaşlarda İstanbul’da tahsil görmüş ve o zamanın tabiri ile “Hocaefendi” olmuş bu fedakâr insanların o yıllarda ektiği tohumlar bugün de yeşermeye ve yeşertilmeye devam etmektedir.